Kâr Payı

Kısa bir yolculuğun uzun düşleri gibiyim: Sıcak, arsız, yalnız ve rengarenk. Başı mutlu, mutsuz sonu, senaryo umarsız. Tekrarı yok, tüneli çok. Işıktan karanlığa, karanlıktan ışığa.. defalarca. Sonunda kavuşmak varsa o karanlık tüneller bile güzel. Sonu olmayan gülüşler varsa Eros’u bile üzer. Dünyanın sonu gelecekse sevgi selleri ile gelsin. Aşkta boğulalım, tutku depremlerinin altında kalalım. Gelmişe, geçmişe içelim. Gelmişine geçmişine gülelim, gelmeyen ne varsa kim varsa sövelim. Çenemiz uyuşana kadar. Uyuşuk kalplerle, buruşuk zihinlerin birlikte olduğu bedenleri bıktırana kadar tekrarlayalım. Anları, anıları dahası hazları biriktirelim. Faizi olmayan en yüksek kâr payını alıp ortalardan kaybolalım.

SAKLI DÜŞLER


Tanıdık ne varsa yabancılaşıyoruz. Biriktirdiğimiz ne varsa harcıyoruz.
Beslenmesi gereken ne varsa hayatımızda, karanlığı besliyoruz.
Saklı düşlerimizin ışığı gerek bize, naçiz bedenlerimizi tutuşturmak için,
Nefes için, haz için. Çin malı olmayan anlar için.
Karışmadıkça birbirimize, kördüğüm uyandık her yeni güne..
Açık görüş özgürlüklerimize, yarı kapalı hayal evlerimiz eklendi,
Bir tas emeksiz yemekle beslenen bir kaç edepsiz, hayatlarımızı hackledi.
Format dedi en akıllısı, en delisi.
Mekanikleştikçe unuttular aziz sarılmaları, kutsal öpüşmeleri..
Bildikleri en iyi şeyi yaptılar.. birbirlerine küsmeyi.
Küsüp bataklıklara düşmeyi, düşerken yanındakileri çekmeyi.
Yüksek düşüncelerimizi, alçaklara kaptırmadan yaşamalı.
Özgürlüğün çıplak çocukları olmak için belki biraz geciktik..
Fakat düşlerin zırhlı savaşçıları olmak için tam zamanı.
Saklı düşlerimizin ışığı ile naçiz bedenlerimizi tutuşturmak için.