Reddediyorum

Ne çok severiz bir şeyleri sahiplenmeyi. Kimisi sahiplenilmeyi tercih eder.
İnsanoğlu doğumundan ölümüne dek bunları sıkça arzular.
Genetik olarak kodlanmış milyarlarcası.
Bir eşya gibi birilerine ait olmak, bir yerlere sabitlenmek istercesine.
Dünyaya gelirken kesilen göbek kordonunu, kendi elleriyle bir ona
bir buna dikmeye çalışan o kadar çok insan var ki.
Bebekken o kordon yardımıyla beslenir 9 ay 10 gün yaşar,
sonra 9 asır son güne kadar aynı şekilde beslenerek
yaşamak ister o kordonu dikebilirlerse. Bazen dikişler tutmaz, bazen dikişler atar.
Bünyeye adapte olamayan organ misali, kendi işlevlerini korurken, diğer adapte olmaya çalıştığı bedene ait tüm organları işe yaramaz hale getirebilir, adınada sadakat, aşk, sevgi vs. diyebilirler. Bilime göre histeri. İster kabullenin, ister verin reddi.
Hayat sizin, ister bağlayın o kordonu, göze alarak ezilmeyi, ister özgürce yaşayın bu şehri.
Fakat unutmayın ki adapte olamayan organ da en sonunda
o bedenle birlikte servis dışı kalacak.
Sahiplenmeyi meziyet olarak görenler;
kibirin boyunduruğu altında, üstünlük mücadelesiyle
mübadeleye uğramış olduklarının farkında olmaksızın
herkese her şeye sahip olma arzusuyla dolup, elindekileri kaybetme endişesiyle
boşalırlar. Sahipsiz kimseyi sahiplenmekten söz etmiyorum.
Fakat kim kimin sahibiki şu dünyada?
Kimsesizin kimi olmak, sahip olmak olmuş.
Reddediyorum beni kollayanın adına “sahip” demeyi, acizliğini “sahiplenmek” ile örteni.
Ben ne yaparsam yapayım.
Aklım kadar düşünebilirim, ayaklarım kadar gidebilirim,
ellerim kadar yazabilirim, biçilen ömür kadar yaşayabilirim.
Sahipsiz, sesi gür, düşleri pür, her günü hür.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s