Üzerine gelir herşey, kapını kırıp evini basar ışıkları kapatmak üzere,
şeker dolabında ne var ne yok sömürmek üzere,
en sevdiğin şarkıları susturmak için gelir.
Herkes sana karşıdır, bir tek yanlışınla binbir doğrunu yok etmeye çalışırlar,
zihnine müdahale etmek için süvari tutacaklar neredeyse.
Anlamaya çalışırlar her hareketinizi, çünkü anlayınca mücadele bitecek.
“Mücadele etmek nedir, benim zihnimin ne eksiği var” gibi şeyler bilmezler.
Düştüğünüzü görmek için neler vermezler,
verecekleri o kadar “kayıp” vardır ki hayatlarında.
Nefes aldığınız sürece kimsenin sizi tamamıyla anlamasını beklemeyin, nefesinizi yitirmeyin.
Hiçbirimiz eşya değiliz. Tamam son kullanma tarihlerimiz olabilir
ama bu hiçbirimizin kendini satmak zorunda olduğu anlamına gelmiyor.
Raf ömrü geçiyor diye ucuza gidenlerden olmak istemezsiniz sanırım.
Çocukken bile hep mutlu olmadık, olamadık..
pahalı hazlarımız olmadı belki ama paha biçilemez anlarımız vardı.
Şimdiden tek farkı algı, 2000’li yılların kahrı, şekli, zamanı.. biraz da büyüdük.
Büyüdükçe dünyamızı küçülttük.
Jose çok haklı.. ”Hepimiz büyüktük.
Küçük küçük parçalarla, aynı üzüntüden payını alan büyük ve hüzünlü kişiler.” olarak kaldık.