Rengarenk ışıklarla donatılan bir sahnenin karanlık oyuncularıyız sadece. Savaşın sadece bir oyun olduğu, laboratuarlarında işkence tekniklerinin geliştirildiği, her türden canlının kobay olarak legal olarak kullanılabildiği acımasız bir setteyiz. Sıraysıyla öğrettikleri şeyler tüm kıtalarda hep aynı. Korku, din ve para. Şeytan üçgeni gibi geliyor kulağa. Sonra derlerki her duyduğuna inanma. Bu da işin kılıfı olabilir mi acaba? Doğuştan gelen en kıymetli yeteneği, sevmeyi köreltmek adına kurulan onlarca sistem, yazılan onlarca yalan hikayeye rağmen birileri çıkar birilerine aşık olurlar. Ama yasak elma diye birşey atmışlar ortaya, takılırsan oltaya ya yalnız ölürsün ya mutsuz,eksik yada yüreğin delik deşik.. Tıpkı dünya gibi.. hani şu sürekli kızdıgın, bereketi etiketinde olan, sadakati masum bedenlere sıkılan mermilerle ölçen, tutkunu, şehvetini söndürmek için hastalık icat eden, Kıymetli ölülerimizi süsleyebilmek için sedefli mezartaşlarını doğa ananın ortasına korkuluk gibi diken.